Şems-i Tebrizi’nin Tacizi

Babail’de Ölüm İstanbul’da Aşkkitabını okuyarak roman dünyasına girdiğim İskender Pala‘nın ikinci romanı Katre-i Matem, öğrencilerimin İzmir TÜYAP Kitap Fuarı’ndan hediyesiydi bana. İçinde kaybolduğum divankokan romanlardan biridircinayetin zanlısını bulduran lale soğanının adını taşıyan kitap. Ve 240. sayfasında denilir ki: Âşıkım âşıkım diyorsun ama / Aşktan bir eser görülmelidir / Mesela yoksa vuslata imkân / Dos tolan dolst yoluna ölmelidir.

Kırmızı Pazartesi‘nin heyecan dolu atmosferine saldım kendimi Katre-i Matem’in aydınlanan cinayetinden sonra. Gabriel Garcia Marquez, 1982 nobel edebiyat ödülünü kazandığı bu kısa romanını gerçekte yaşanmış bir olaydan esinlenerek kaleme almış. Bir cinayetin anatomisi ve sürükleyici bir polisiye roman diyebilirim.

Atatürk, başta bütün askeri okullarda olmak üzere Anadolu’daki okullarda da okutulmasını isteyince o yıllarda Türkiye’de Kur’an-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap olmuş Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eser. Finlandiya’nın içler acısı durumundan sıyırılıp nasıl yeniden doğduğunu çok boyutlu bir şekilde ele alan yazar Grigoriy Petrov‘un anlatımına bakarsak Fin halkı ve kültürü neredeyse dört dörtlüktür. Öyle ki Finlandiya’nın muhteşem dirilişini anlattığı kitap Türkiye dahil onlarca ülkede satış rekorları kırar; orada anlatılanlar pek çok devlet yöneticisi tarafından örnek alınır. Petrov şöyle der 51. sayfada: Solucanlar gibi küçük işlerinize ve kaygılarınıza gömülmeyin.

paketten AŞK çıktıElif Şafak‘ın yazarlığıyla ilk tanışmam AŞK romanı ile oldu. Ön yargılı baktığım edebiyatçılardan biriyken hiç beklemediğim birgün hediye edilen kitabının zaten Mevlana aşığı iken ruh dünyamı sarsacağını tahmin etmezdim. Yazarının anlatımından mı kaynaklanıyordu bu sihir yoksa halihazırdaki Mevlana-Tebrizi etkisi miydi çözemedim. Mesnevi’yi kaynak gösterip  daha da 29 eserden faydalanan Elif Şafak’ın AŞK’ı öyle sıradan bir roman olamazdı zaten. Ella’nın hikayesi Elif’in kendi tasarladığı bir hikayeydi belki ama romanın Şems ve Rumi ile ilgili kısımları Mesnevi’den; ciddi kaynaklardan beslenmek zorundaydı. Onu bu denli etkileyici, içine çeker kılan da buydu sanırım.

Şems-i Tebrizi’nin seksi/erkeksi yönüne bir iki yerde vurgu yapılınca -şimdiye kadar bu yönüyle hiç ilgilenmediğimiz için olsa gerek- misafir olduğu evin kızına tacizde bulunuyor (s.247) gibi algılanıyor o kısım.  Bu detay ne kadar hakiki ya da gerekli tartışılır. Bir zamanlar yaşamış gerçek kişilerin kahraman edildiği bir roman yazarken ben yazarım, dilediğim gibi kurgularımdemeden aslına sadık kalmak gerekiyor diye düşünüyorum. Tebrizi ve Mevlana’nın dilinden dökülenlerin bazıları onlara yakışmayan cinstenmiş gibi eğreti duruyor. Sanki onlar yaşadıkları yüzyılın değil de Elif Şafak’ın zamanından konuşuyorlar. Romanda tek eleştireceğim nokta işte bu diyalog kısımlarının zayıflığı.

Aşk, kendini okutturan, okunurken her şeyi unutturan leziz bir kitap.  Sadece tanrısal ya da kahraman anlatıcı değil; pek çok kahramanın dilinden anlatılan olaylarla; aynı olayın farklı kişilerden izahıyla iyice derinleşen eser; tuhaf bir şekilde Şems ile Mevlana’nın “eşcinsellik” ihtimaline -hatta ithamlarına- karşılık evin talebe kızının tacize uğraması, bir sufinin düğün dernek; baş göz etme gibi durumlara maruz bırakılması gibi ezberbozan sivri köşeleriyle soru işaretlerini de kuvvetlendiriyor. Altını çizdiğim öyle çok yer var ki alıntı yapsam kitabı olduğu gibi buraya yazmış olurum. Ama içinde bulunduğum şu karmaşık dönemde bana çok sağlam bir ışık olan Şems’in 14. kuralını paylaşıyorum:

Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur; hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? (s.134)

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğinin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir. TOFD’a ulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak “Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyası”na 5 TL’lik bağışta bulunun.

6 Comments

  1. Beyaz Zambaklar Ülkesinde ve Aşk’ı bende okudum;
    Beyaz Zambaklar Ülkesinde kendi kurtuluşumuzdan da birşeyler buldum.Benzerlik gösteren çok şey vardı.
    Her daim okunabilecek, eğitimde kullanılabilecek bir kitap.

    Aşk’ı da çok beğendim ve işin gerçeğini merak ettim mesneviyi okumaya karar verdim. Kitapta geçen hayat felseden biraz nasiplenebilse insanoğlu çok şey değişecek…

  2. Elif Safak’ın neredeyse tüm kitaplarını okudum, gazetelerde çıkan tüm yazılarını okumaya çalıştım ama bu kitap bende ki Elif Şafak’ı değiştirdi. Son dönem okuduğum en iyi kitap.. Akabinde önceki yazılarda İskender Pala Hocamzdan bahsetmissiniz, benim için hayata yeni bir bakış açısıdır, İskender Pala. e-vren hocam, oku oku bitmez bunca kitap ama okumak lazım okumak :)

  3. “Kırkıncı Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK’ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
    Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.” (sf.415)

  4. Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, ‘Ne yapalım kaderimiz böyle’ deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.

    ki sözünü sanırım tekrar, tekrar okumamı sağlamış bir kitapdan mı bahsediyoruz!

    Kitap öyle Şems-Mevlana diye okuyan yanılır. Mutsuz bir kadının kocasını içten içe aldatışını konu alan, cinselliğin kenarından giden ilginç bir konusu olduğunu unutmamak gerek.

    Beni etkileyen sahnelerden biri cüzzamlı bir dilencinin camii içindeki hal ve hareketleri. İnsanların ondan kaçması arasındaki bocaladığı, sinirlendiği sahnedir.

    Herkes’in ders cıkarabileceği bir kitap olmuş. Tebrik ediyorum yazarını…

  5. Katre-i Matem’i bir iki hafta evvel bitirdim. Beni de oldukça etkileyen bir kitaptı. Öyle ki, kitap bitince bir boşluk hissettim içimde. “Ben hangi alemde yaşacağım şimdi?”nin boşluğu.

    Aşk, sıradaki romanım. Amin Maalouf’un Yüzüncü Ad romanı bitince okuyacağım ilk kitap Aşk olacak sanırım.

  6. 38. kural:” Yasadigin hayati degistirmeye, kendimi donusturmeye hazir miyim?” diye sormak icin hicbir zaman gec degil. Kac yasinda olursak olalim, basimizdan ne gecmis olursa olsun, tamamen yenilenmek mumkun.
    Tek bir gun bile oncekinin tipatip tekrariysa, yazik. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yasama dogmak icin olmedn once olmeli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir