Biz Neredeysek Herkes de Orada Sanıyoruz

TELEVİZYON

Sosyal ağların kendi hesaplarınız üzerinden size sunduğu kişisel ayarları bir düşünün. Facebook arkadaş listenizde yer almaya devam etse de bir kişinin canınızı sıkan paylaşımlarını (yayınlarını) zaman tünelinizde görmeme hakkınızı kullanabiliyorsunuz. Neden hoşlanmadığınız bir siyasi parti lideri televizyon ekranına çıktığında kanalınızı değiştirip kaçmak yerine aynı kanalda kalıp konuşan kişiyi, desteklediğiniz siyasi parti lideriyle değiştiremeyesiniz ki? İşte değiştiremediğimiz / geleneksel televizyon yayınlarının içeriklerini kişiselleştiremediğimiz için ‘daha çok’ sosyal medyadayız.

Birçoğumuz çok ekranlı hayatın mobil kısmındayız. İnternetle (bilgisayarımız, tabletimiz veya cep telefonumuz ile) o kadar içli dışlıyız ki televizyon genellikle aklımıza bile gelmiyor. İnternetin kesilmesi veya misafir olduğumuz evde sadece televizyonun olması  gibi TV’yle baş başa kalabiliyoruz. Bu gibi durumlarda afallayabiliyoruz.

Televizyonun dünya genelinde hâlâ en etkili yayın yolu (aracı) olduğu bir gerçek. Zaten reklam pastasının dilimlerine baktığımızda TV’nin en büyük dilime sahip olması da bu gerçeğin diğer göstergelerinden biri.

Medya Derneği ile Bahçeşehir Üniversitesi’nin 2012 yılında ortaklaşa düzenledikleri Dijital Medya Okulu’nda konuşma yapan uzmanlar 5 yıl içinde (Haydi 10 yıl olsun) basılı gazetenin tarihe karışacağını söylemişti. Bu süreçte sadece Radikal gazetesi yoluna dijital ortamda devam etme kararı aldı ancak özellikle reklam gelirlerinin düşmesinden dolayı bu kararlarından ötürü pişman oldukları dedikodusu da kulağıma gelmişti.

Marketing Türkiye’nin Nisan 2015 sayısında yayımladığı dosyaya göre de internetten gazete / haber okuyanların oranı ise yalnızca %22. Yüksek eğitim düzeyine sahip kişilerin internetten haber okuma oranı %43, profesyoneller olarak sınıflandırılan kesimin de %50’si haberini internetten okumayı tercih ediyor.

Anlıyoruz ki büyük çoğunluğumuzun gözü ‘büyük’ oranda ‘hâlâ’ televizyon veya gazetede. Elimizden akıllı cep telefonlarımızı düşürmediğimiz, gözümüzü sosyal medyadan ayırmadığımız için herkes de bizim gibi orada sanıyoruz.

Şöhret olmanın yolu bile yine televizyondan geçmeye devam ediyor. İnternette 2 milyon takipçiye sahip olup fenomen olan biri burada kazandığı şöhreti televizyon ekranında daha da pekiştirmenin derdindeyse; çok bilinen bir derginin kapak yüzü olan da yüzünü televizyon ekranında gösterebilmenin peşindeyse; sosyal medyadaki ünümüz ile rahatlıkla metroya binebiliyorken televizyonun getirdiği ün yüzünden toplu taşıma araçlarını kullanamaz hale geliyorsak kolaylıkla söyleyebiliriz ki televizyon hâlâ çekim merkezi, en etkili yayın aracı, gözümüzü alamadığımız ana ekran vesaire vesaire.

Televizyon, bu teknolojiyle devam ederse hayır ama zaten etmiyor; onu da internetle ve mobil teknolojiyle evrimleştiriyorlar. O yüzden en azından bizler (gelecek nesilleri bilemem) televizyon seyretmeye devam edeceğiz ;)

Evren’i Sosyal Ağlarda Takip E+

One Comment

  1. Televizyon izlemeye devam etmeyeceğiz,etmiyoruz.Her bir saniyesi subliminal mesaj dolu olan,bize gerçeği olduğu gibi değil,siyasi çoğunluğun istediği gibi gösteren,gelişme çağındaki çocuklarımız için tehlikelerle dolu olan,bilinçaltımızı çöplüğe çeviren ve değerleri yerle bir eden televizyonu izlemeyeceğiz.
    Not: Gezi olaylarından beri tv izlemiyoruz.Teknoloji orucu tutmak gerek zaman zaman. :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir