Eğer Birgün Evlenirsem

Leyla ile Mecnun‘un destansı aşkını okurken insan, kendinden geçer; Ferhat‘ın Şirin için dağları delmiş olmasına hayranlık duyar. Asırlardır insanlara ilham veren, edebi anlatımlarıyla okuyanları büyüleyen bu hikâyelerin gerçekliğine baktığımızda nasıl da büyük acıların ve zorlukların yaşanmışlığıyla ortaya çıktığını görürürüz. Kerem de Mecnun da Ferhat da onca sıkıntıyı çekerken yüz yıllar sonra yüz binlerce insana keyif vereceklerini, aşk adına onların bir şeyler öğreneceklerini hiç hesaba katarlar mıydı? Onların tek derdi bir türlü düzlüğe çıkamayan aşk serüvenleriydi. Oysa şimdi o âşıkların yaşadıkları elimizde süslü ciltleriyle, edebi üsluplarıyla birer kitap, birer eser, kimi zaman da etrafa yapılan birer gösteriş unsuru.

Bu vakitten sonra şunu anladım ki eğer birgün biriyle evlenecek olursam o insanın Mesnev-i Şerif‘i hatmetmiş olmasını isterdim. Mevlâna‘nın ruhunu özümseyebilmiş, Şems-i Tebrizî‘nin görevini anlayabilmiş biri ancak beni huzurlu ve dingin bir yuvanın direği yapabilirdi. Belki o zaman 21. yüzyılın beni korkutan sanal gerçeklikleri arasında sığınabileceğim bir liman buldum diyebilirdim.

Eğer ki olmuyorsa, işte o zaman buna aşk evliliklerinin âhir zamandaki çaresizliği derdim.

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

5 Comments

  1. Zayıf umut söylemleri ile kirletmek istemiyorum TERTEMİZ beklentini Hocam ama, yaşadıklarımız “asla söylemem” dediklerimizi dilimize marş ediyor zamanla ve MALESEF :(
    Dua ettim yazmadan önce sessizce, Dilediğini versin yaradan gönlüne diye AMİN diyorum bir kez daha.

    Ve Berna Hn.; Boğazımda bir düğüm oldu yazdıklarınız, geçmişimi, 12 senemin heba oluşunu getirdi yüreğime, sizin de gönlünüze göre versin İNŞALLAH yaradan.

  2. Ben şuna inanıyorum. Eğer aşk diye bir şey gerçekten varsa, bu ne kadında nede erkekte olurdu. Bu ikisinin arasındaki iletişimde (mesela sohbet ederken aralarındaki küçücük mesafelerde) olurdu. Öyle ya, dünya da evliliğin büyülü tarafı, eşinin seninle paylaştıklarını anlama çabasıdır. Neredeyse imkansız biliyorum. Ama cevap çaba göstermek olmalıdır. Eğer evlenirsem, yani evlenmeye karar verirsem. Ona şunları söylerim ;)
    Çocuk değilim biliyorum çok uzun yaşayacak olsam bile ömrümün bir çeyreği sensiz geçti. Ama bunun güzel tarafı ham’ken piştim ben. Zaman içinde bende bulmak isteyeceğin her şey için kendimi doldurdum. Uzun bir kışın ortasındayız sen yoksun hala. Boynuna kalın bir atkı dola, sıcak bir şeyler iç, bol bol c vitamini al hatta. Ve bekle. Seni kolay bulurum sandım belli ki yanıldım. (Okuyorsan belli ki) Yine de geldiysen bana sen, “iyi ki geldin”. Şimdi aşkın sohbet günleri başlayacak sevgili. Senin olmayışının boşluklarından içeri girmek isteyenlerden çoktan kurtuldum. İçimde üstünü örttüğüm her şeyi açtım, bu aşka ne katmak istersen artık ortada, unuttum bile sensizlik neymiş? Hazırdım seni bekledim, artık sana soyundum.
    Hangi kelimeden geldiysen bana, ordan gir içeri sen, korkma.
    Ben seni arardım zaten sen beni buldun;)

  3. Her aşk kendini yaşar
    Çaldığın kapı kapanır sonunda
    İçinde bir sen bulursun
    Büyümüş anlamış yorgun..
    Der,Ezginin Günlüğü bir şarkısında.Her insan gibi her aşk da kendi dönemini yaşıyor aslında,beklentiler büyük,dünyası küçük insan çok..

  4. Günümüzün tuhaf aşk anlayışları içinde böyle düşünen birini tanıyor olmak çok güzel. Bir çocuk var Evren’de diyorum ;ama bu çocuk çok da olgun. Umarım Tebrizî’n gelir bir gün. :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir