Yaprak Dökmezdi Hiç Umutlarımız

{Nisan ‘09 MisAfiR KaLeM Yazısıdır} 

Hayat, nehre düşen yapraklar misali mecburi yolculukların pençesinde sürüklüyor bizi çoğu zaman. Daha el kadar bir bebekken farkedemediğimiz bir hızla büyüyoruz. Ve biz büyüdükçe değişiyor bir bir hayal köşklerimiz, artıyor sorumluluklarımız çığ gibi. Dünya sanki daha bir yükleniyor omuzlarına insanın. Unutuyoruz gezindiğimiz pembe bulutları. Unutmak zorunda kalıyoruz. /Yeri neredeyse teğet geçen ayaklarımız daha bir sağlam basmaya başlıyor taş zeminlere./ Kanatlarımızı ardımızda bırakıyoruz istemeye istemeye. Ve onlarla birlikte kendimizden bir parçamızı belki de… Büyüdükçe eksiliyoruz çocukluğumuzdan sanki milim milim… Açılıyor gözlerimiz, bakmak ve görmek arasındaki o ince çizgiyi farkediyoruz. Masumiyetimiz de renk değiştiriyor biz büyüdükçe. Küçükken hep beyaz olan, önce griye boyanıyor sonra yavaş yavaş siyaha bulanıyor. İşte o zaman alıp başını gidiyor yıldızlar ülkesine yürek; biz’siz.. Ama biz yine de saklıyoruz gönlümüzün gökkuşaklarını, herkesten habersiz. Bir zamanlar bizi sevimli kılan, etrafımızdakilere tebessüm olup yansıyan konuşmalarımız, şimdi yeri geliyor üzüyor, incitiyor nice kalpleri. Ağzımızdan çıkan sözlere pek dikkat etmiyoruz. Bazen öyle sözler sarfediyoruz ki onarması bir hayli güç. Çok sonra anlıyoruz ağızdan çıkan sözün, yaydan fırlayan ok misali olduğunu. Ve o ok, bir kere gitti mi bir daha dönmüyor geri. Diken olup saplanıyor önce ve sonra toz toz dağılıyor. Mutluluğu Kaf dağının ardında arıyoruz, ulaşmak içinse Anka kuşlarını bekliyoruz. Bir nefes kadar yakınımızdakini asırlarca ötede arıyoruz.

Hırçın dalgaları hayatın vurdukça kıyılarımıza, kahkahalarımız da sığlaşıyor yavaş yavaş; tebessümü unutuyor bir çoğumuz. Aynalarda kendimize donuk bakışlar görüyoruz, “benim mi bu yüz?” dedirten. Yeri geliyor sevgiyle yoğrulan ruhlarımıza kin bulaşıyor. Ve kendi nefretlerimizde boğuluyoruz çoğu zaman. Öfkemizin kavuran rüzgarına yenik düşüp, teslim ediyoruz kendimizi. Ve biz yetişkinler öfkeliyken ne çok üzüyoruz birbirimizi. Küçükken olduğu gibi anlık tepkilerle yetin(e)miyoruz. Canımız yanmayagörsün bir kere; akıl almaz entrikalara başvuruyoruz bazen, kendimizin bile ürktüğü. Bir başkasının acısından haz alır hale geliyoruz, ne acı! En çok da kendimize dokunuyor zararı ve aslında nasıl da uzaklaşıyoruz insanlık çizgimizden farkedemiyoruz. Oysa çocukken bütün öfkelerimiz, dargınlıklarımız, sadece bir şekerle kaybolup giderdi. Ne kadar basitti gönlümüzü almak, yüzümüzü güldürmek.

Bizler sevemiyoruz çıkarsız, karşılıksız. Olamıyoruz ne kadar istesek de bir çocuk gibi yüreği turuncu. Niçin? Çok mu zor sahi?

Seni seviyorum derken titretemiyoruz kalpleri içtenliğimizle. Oysa, ah ne çoktuk ne kadar da çocuktuk bir zamanlar. Mutluluktu bir yanımızda bizimle birlikte her sabah güne gözlerini açan. Kayan yıldızlara uzanırdı ellerimiz, tutardı da. Ay dedeyle konuşurduk geceleri, bizi takip ediyor diye de kızardık bir güzel. Aslında her yerde onu görmek hoşumuza giderdi, bizimle geliyor diye nasıl da sevinirdik. Uykusunu kaçırırdık gündüzlerin, gecelere inat. Gönlümüzde kuşlar büyütürdük, çünkü inanırdık ki kanatlanıp uçabilirdik biz de. İmkansız mı, o da ne? Bizim için dağlar bile gülümseyebilirdi. Bilmezdik hüznü, badem gözlerimizdeki ışıltıydı güneş ve biz hep gökyüzüne uzayan yokuşlarda koştururduk.

Sonra sebepsiz şen kahkahalarımız vardı göğü inleten ve taşların kalbinde açan menekşelerimiz. Yalnız, çikolatalar için akardı gözyaşlarımız ve de düşüp kanattığımızda dizlerimizi. Sadece canımız yandığı için süzülürdüler gerçekten, sahtesini dökmeyi bilmezdik hiç. Sevgilerimize yalan bulaşmamıştı henüz, dile gelince biz, gökyüzü selama dururdu tüm görkemiyle. Yanan bir gönlün alevine dokunurduk minicik ellerimizle, korkusuzca. Bilmezdik riyakarlıkları.. Ne yaparsak en güzelini en sıcağını yapardık. Ne söylersek hep yüreğimizin derinliklerinden bir bahar tazeliğinde, kopup da gelirdi. Ve biz gülümseyince kuruturduk bütün gözyaşlarını ruhun.
Çocuktu ya kalplerimiz;
Masumduk
İçtendik
Mecnunduk
Leylaydık…
Dünya bizimdi ve yaprak dökmezdi hiç umutlarımız…
***
Hangimiz saklamaz ki hala çocuksu yanını yüreğinin bir köşesinde? Ne güzel bir mirastır o, ruhumuz için.

e-vren günlüğü’nün 35. MisAfiR KaLeM’i Büşra KALKAN, 1987 Erzurum doğumlu. İki yaşından beri Aydın’da yaşıyor ve lisans eğitimini Adnan Menderes Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünde yapıyor. Fransız dilini, kitap okumayı ve fotoğraf çekilmeyi çok seven Büşra, aynı zamanda 2006 yılından beri de düzenli olarak e-günlük (blog) yazarlığı yapıyor.

37 Comments

  1. Teşekkür ederim Büşra…
    yüreğine,hislerine sağlık.o çocuk yüreğinde hiç gözyaşı olmasın sadece düştüğün için gözyaşı dök (düşme emi…)

  2. Merhaba Evren bloğun çook güzel.ellerine,emeğine sağlık.Büşra arkadaşımız da çook güzel yazmış.içim titredi okurken,mutluluk duydum.

  3. Yetişkin insanın ile çocuk dünyasındaki düşünce yapısını, yaşam tarzını, mutlu olabilme şekillerini öyle güzel karşılaştırmalı sunmuşsun ki okurlarına. Hayran kaldım…

    Aslında yazının özü ve merkezi bana 2. paragraf gibi geldi. Üzüş biçimleri keşke yetişkinlerin birbiri ile kalabilse dünyamızda. Yetişkinler hiç yoktan, mesela bir basit trafik kazasında bile “Geçmiş olsun…” diyerek olayı tatlıya bağlamak varken,silahlarle bile birbirini üzmenin ötesine götürdüğü bir zaman dilimindeyiz. Sınırlar pek kalmadı gibi.

    Yaşlıların anlayamadığı gençler, gençlerin çözemediği çocuklar, çocukların umursamadığı gençler ve gençlerin “Moruk” gördüğü yaşlılar…

    Zincire bakalım… ne kötü değil mi? Oysa kuşakların birbirine olan sevgisi kendi içlerinde de sevgi doğuracak bilseler…

    Bak ayıktım şimdi. Nerdeyse ben yazmaya devam edecektim. Bu denli etkilemeyi başarabilmiş beni bu yazı.

    Anlatım tarzını blogtan biliyorum. Sözcükleri devrik cümlelerin içine efsunlu bir yerleştirme tekniği ile süsleyip koyuyorsun masaya.

    Evet… Gerçekten güzel yazıyorsun.

    Tıpkı bu yazı gibi…

  4. İnsan bu işte doğar büyür ve yaşlanır. sonrada toprağın altında bir başına kalır… Büyümek güzel şey aslında. Güzel güzel olmasınada işte hani diyorsun ya çocuk rumuzula kalsak diye, bunu yapmak tır belki zor olan ya…Ben kendimi çok şanslı hissediyorum çocuklarla yaşamak, onlarla birşeyler paylaşmak, onlara göre çok uzun olan boyumla onların dünyasına girmek. Onlardan bir parça gibi hareket etmek, hoplamak, zıplamak ve hareketsiz kalana dek dans etmek onlarla.. bunu yaşayor ve çok şanlı hississediyorum kendini :) ve bazen çocuklara katlanamayan büyükleri gördüğümde zor hakim oluyorum duygularıma… sonra izliyorum uzaktan bu kişileri onlar doğmadan büyümüş, yaşlanmadan toprağın altına girmiş. Ve kalmışlar bu koca dünyada bir başlarına… Ben de gökyüzene baktığımda hala hayal kurabiliyorum, sizlerde bunu yapın hayal edin çamurla oynayın ve bir reklem var ya kirlenmek ten korkmayın :) bırakın üstünüz kirlensin ama ruhunuz ilk gün ku kadar temiz kalsın… Yüreğine sağlık arkadaşım duygularını bizimle paylaştığın için seni çocuk ruhumla selamlıyorum.. yüzünden gülücük gönlünden de huzur eksik olmasın… halit eker

  5. cok sahane olmus gecmisin tozlu sayfalari ancak bu kadar guzel resmedilir icimden derin bir off cekerek okudum devamini bekleriz

  6. Nur Şentürk; bu güzel düşüncelerin için çok teşekkür ediyorum Nur..
    Mutlu oldum :)Aynı heyecanı aynı duyguları yaşamış iki insan olarak burada bir arada bulunmak ,tanışmak gerçekten güzel:)
    sevgiler..

    Göksu; teşekkür ediyorum canım benim:) hiç yitirmemek dileğiyle umutlarımızı…

  7. Çocuktu ya kalplerimiz;
    Masumduk
    İçtendik
    Mecnunduk
    Leylaydık…
    Dünya bizimdi ve yaprak dökmezdi hiç umutlarımız…
    ***

    Ne hoş satırlar bunlar böyle.
    şimdilerde dökülen yapraklarını umutlarımızın yine içimizdeki çocuklar topluyor emin ol.. Kalemine güzel yüreğine sağlık canım benim. selam olsun gönlündeki çocuğa.

  8. mart ayının misafir kalemiydim.. kalemimi devredeceğim arkadaşımın yazısını merakla bekliyordum vee merakıma değmiş :))

    Büşra kalemine yüreğine sağlık keyifle okudum.Hayatı birde senin kaleminden okumak güzeldi…

  9. Umar; Evet katılıyorum bu bir ayrıcalık :)) Çok teşekkür ederim Umar abicim,çok incesin, gören gözlerin güzelliği o :)

  10. Evren günlüğünün 500 üncü yorumcusu olarak her zaman yorumlar dikkatimi çeker,ilk aklımdan geçeni yazmak istedim yorumları görünce.

    Ayrıca;

    Evren günlüğünde misafir kalem olmak çok ayrıcalıklıdır.Ben bile o mertebeye ulaşamadım henüz :)

    “Senin güzelliğinin yanında yazılanlara övgü yapmak hiç bana göre bir davranış olmaz.”

    Umar abin :)

  11. rengin; teşekkür ederim canım:)
    Umar; umar abi takipteyim de ara verdin sen galiba :)
    seni görünce sevindim gerçi okumamışsın yazıyı ama olsun yine de teşekkürler :) yazımda seni de görmek her ne şekilde olursa olsun güzeldi :)

  12. tatlım eline sağlık kalemine sağlık… duygu yüklü bi yazı olmuş yine…

  13. alpernatif; Alper abi çok teşekkür ederim.. Mutlu ettin beni.. :)

    Tamer TUNÇ; hiç öldürmemek dileğiyle ozaman:)sen ve ben hiç ölmeyiz ozaman hı :) teşekkürler Tamer abi..

    Mesude; dile kolay şaka maka çoçukluğumuz birlikte geçti..Gençliğimiz de öyle olmakta..ki ne mutlu öyle olmakta..!:) hayatı paylaşmak her anıyla,güzel şey..

  14. canım, beraber büyüttüğümüz çocukluğumuzu hatırlattın bana.beslenme tenefüslerimizi :)
    meğersem ne güzel yıllarımıza şahit olmuşuz birbirimizin..
    çocukluğumuz, gençliğimiz; ben edu sen büşü :P
    şimdi aynadaki yansımamız bir çocuk olmasa da, ben hala gözlerindeki afacan çocukların delisiyim :))

  15. Yazılarda kuraldır
    En vurucu cümle sonda kullanılırsa yazının lezzeti artar
    ve sondaki “Dünya bizimdi ve yaprak dökmezdi hiç umutlarımız” cümlesi beni aldı götürdü
    Bir hayat bu kadar güzel ifade edilir mi ?
    Edilirmiş :)

    Kalemine sağlık

  16. Shrub; çok teşekkür ederim ablacım :)
    o gören gözlerin güzelliği…

    Bibis; hassas arkadaşım benim çok teşekkür ediyorum.. sen de sağol..

    Damla Özgür; fıstığım benim teşekkür ederim:)

    Melike Akbulut; Teşekkür ederim Melikem..

    morsaçlı; sevgili adaşım teşekkür ederim :)öyle oldu sanki biraz …

    Çocuk; sevgili çocuk teşekkür ediyorum güzel düşüncelerin için gerçekten..var ol..

  17. Çocuklar da seni kıskanıyor..

    Evet evet şaşırma.. Tanıdığım tüm çocuklar seni kıskanıyorlar.. Hepsi hayretle sana bakıyor, seni izliyorlar.. Hepsinin ağzında aynı cümle :

    “Büyümüş olmasına rağmen hâlâ içindeki o masum çocuğu nasıl oldu da öldürmedi?” diyorlar..

    Sen, belki bilmiyorsun ama tüm çocukların örnek aldığı kişisin..

  18. biz büyüdük ve kirlendi dünya mi diyecegiz yeniden? aci gercekleri cocuksu imgelerle kaleme aldiginda acitmasa da yürekleri,”ah” dedirtiyor istemsiz insana. böyle bir sey senin yazilarini okumak.. sarsilmadan,sakince ic gecirircesine..

    dilerim,yüregin ve ciceklerin düsmesin kaleminden.

    büsra..

  19. çok güzel yazmışsın Büşra’cım…

    ”Sonraları bir şeker ile avunduğumuz günlerden kalan ve birçoğumuzun farkında olmadığı görünmez ve aslında pek bir aleni tortulamızla biz;

    Çocukta yetiştiriyoruz”

    sevgilerimle canım..

  20. canım benim… umarım hep bir çocuğun coşkun sevinçleriyle donanır o güzel ruhun… iyi yüreklim benim..

  21. gözlerim dolu dolu okudum yazını gelinciğim

    yüreğini öyle güzel yansıtmışsın ki yoruma hecet yok aslında.
    en hassas günümde okudum bu yazıyı…hala düşünmekteyim kaleminin savurduğu cümleleri…
    yüreğine ve kalemine sağlık…

    evren ne güzel bir seçim yapmış seni konuk etmekle

    sevgiyle kal

  22. Ah canım her zaman ki gibi döktürmüşsün..
    Bir cümlende Öykümü bir cümlende kendimi buldum..
    Uzun zamandır tanışıyoruz fakat resmini de buralarda görmek kısmetmiş..
    Yüreğin gibi kendin de çok zarif ve güzelsin canım benim :)

  23. Esra; kuzum benim teşekkür ederim. büyüdükçe güçlü olmak zorunda kalıyorsun değilmi ..
    ama ben hala çikolata için ağlayabiliyorum bazen biliyosun;)

    SıdıkaEren; inadına tutunuyor oysa yüreğe…

    Hasan Kılıçparlar; çok teşekkür ederim Hasan.. yazdığın güzel dörtlüğün için de çok sağol, hoştu :)

    Ayşenur; çok teşekkür ediyorum Ayşenur bu güzel düşüncelerin için:)
    öyle emek harcamak ve ortaya güzel birşeyler koyabilmek ve bunu paylaşabilmek çok güzel..

    fz; teşekkür ederim :) Büyüdük ve büyümeye devam ediyoruz ve haliyle çok şey değişiyor..Çocukluk bambaşka bir şeydi.. şimdi güçlü olmak zorundayız ozamanlar öyle değildi çünkü sığınıyorduk güvendiğimiz kucaklara hep:) şimdi kendi kendimiziz o limanlar..ama bazen gerçekten ihtiyaç duyuyorsun çocuk gibi masumiyet limanlarına sığınmaya..

  24. Güzel bir yazıydı tebrikler Büşra, ayrıca fotoğraf da çok hoş… Ben bir yıldır yaklaşık çocukluğuma ya da çocukluklarıma diyeyim geri dönmeyi istemiyorum artık, saf ve iyi niyetle yaklaşmak çoğunlukla üzüyor insanı… Herkes büyümüş be Büşra, sen de büyü ki güçlü ol “diğerleri” nin yanında :) Esasında bu sana değil kendime bir nasihatti…

  25. Selamlar Büşracığım
    okumaya doyulmayacak cinsten,keyifli,akıcı bir yazı…gerçi senin güçlü kaleminden çıkan her yazı öyle değil mi zaten? :)) durup dururken dökülmüyor ardarda bunca güzel cümle…yaşanmışlık var,-yazmayı dert edinenler iyi bilir- beyin teri var,emek var hepsinde…
    çocuktuk,masumduk…
    içimizde bir yerlerde hala o küçük çocuk :)
    sevgilerimle

  26. Ağlamak bir diz yarasına
    Ve gülümsmek bir elma şekerine
    Bütün olumsuzluklarına rağmen
    Sevmek hayatı anne kucağında

    Büşra çok güzel bir yazı kalemine sağlık.Çocuk olmak,herşey gibi elimizdeyken kıymetini bilmediğimiz daha sonra ise bir ütopya yaptığımız bir olgudur.Konuyu çok güzel ele almışsın özellikle “ah ne çoktuk ne kadar da çocuktuk bir zamanlar” mükemmel sözler tekrar tebrik ediyorum…

  27. Ne kadar zorlaştı çocuk kalabilmek… İçinde ki çocuğu canlı tutabilmek.

  28. çoçukluk!Ne güzeldi o günler değilmi abla:)Hayatımızın en güzel yıllarıydılar belkide..belkide birdaha okadar masum olamayız.Çocuksun ya safsın,temizsin,gözlerin ışıl ışıl..Melekler elinden tutuyor her düşüşünde..Kötü değilsinki kötülüğü bilesin.Bırakın kanasın dizlerimiz,bırakın ağlayalm bi elma şekeri için.Birdaha ağlayamayız çünkü.Sıkarız kendimizi güçlüymüşcesine.Gerçekten çok güzel ve masum biryazı.Ellerine sağlık.Çocuk yanının hep bir köşende kalması dileğiyle:))

  29. Firak; teşekkür ederim firak haklısın sevgi hapsedilmemeli özgür bırakılmalı.. beklentisiz sevebilmeli insan.. Gerçek sevgi de odur zaten fikrimce..

    Kalderavolkan; senin benim onun bizim.. en güzel mirasımız.. teşekkürler:)

    Aysel Özcan; teşekkür ediyorum Aysel Hanım. Siz de sağolun güzel yorumunuz için. Evet sevgimiz tüm dünyaya idi.. sebepsiz sorgusuz severdik.. şimdi malesef öyle olmuyor.

    Emre; Teşekkür ederim Emre. İnsanın fikri neyse zikri de odur misali vazgeçemiyorum bir türlü çocukluklardan öyle oldu evet:)yabancılaşmamak için sıkıca sarılmalı.. en ağırbaşlı duygularını dışa vuramayan ya da sert görünümlü insanın bile çocuk yanı hiç bırakmaz aslında onu..mutlaka bir yerlerden bir şekilde damlar hayatına :)

  30. selamlar büşra ve site sahibi.

    her zamanki gibi güzel ve içten bi yazı olmuş büşra, tebrikler. yine çocuklarla yine çocukluklarla dolu olmuş :)

    içindeki çocuğa bu kadar sıkısıkısıya sarılan bi seni tanıyorum. ii de ediyorsun ama, baksana yani yazında da belirttiğin üzere, ne kadar çok uzaklaşırsak çocukluğumuzdan o kadar çok da yabancılaşabiliyor insan insanlığına.

  31. Teşekkürler Büşra Hanım, yazınızı okumak çok keyifli idi. Elinize, dygunuza sağlık olsun.

    İçimizdeki çocuğu yitirmemek adına…

    Çocukken ayırt etmeksizin kucaklardık herkesi, büyüdükçe bize kucak açanları önce ayırt eder, sonra görmezden gelir olduk. Bu kaosun yada trajedinin adı her ne ise bizim çocuklarımıza miras kalmaması dileğiyle, saygı ve sevgilerimle…

  32. Güzel miras…
    Saflığımızdan,
    Masumluğumuzdan,
    Temizliğimizden kalan yegane miras…

    Kirletmeden saklayabilenlere selam olsun…

  33. Sende Ara, Yüreğinde Bul Beni..

    Çocuk yüreklerimizle çağıldadığımız günler.. Yıldızlara; sevginin, umudun ışığı ile bakardık hep.. Sevgi dolu gönüllerimiz vardı o zamanlar.. Şimdilerde ise çoğunluk olarak sevginin farkında değiliz.. Bizler sevgiyi sevmesekte, sevgi bizi sever, kuşatır.. Yeter ki sevgiye inanalım ve onu yaşayalım.. Kapılarımızı kapatmayalım sevgiye.. Kapılarımızı kapalı bulursa hiç gelir mi sevgi?.Iı ııhh gelmez.. Beklentileri, sahiplenmeleri bir yana bırakmalı ve sevgi hapsedilmemeli.. En çokta bu yüzden özleniyor ya o çocuk gönüller..

    Beğenerek zevk ile okudum yazını Büşra.. Çocuk yüreğine selam olsun .) Vesselam ..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir