2009 Baharına Dereköy’de “Merhaba” Dedim

Her gün önünden iki defa geçtiğim onlarca köy içinde Dereköy, göz alıcı yeşillikleriyle, yamaç boyu muntazam dizili taştan evleriyle fazlasıyla dikkatimi çekiyordu. Birkaç öğrencimin de Dereköylü olduğunu öğrendiğimde birinci dönemden beri bahar gelsin, köyünüzü ziyaret etmek istiyorumdeyip duruyordum. Bahar geldi; haftalar öncesinden tarih belirlendi; program yapıldı. Hafta içi her gün katettiğim o yollara bugün öğretmen kimliğimi (!) bir kenara bırakıp e-vren’in objektifini omzuma asarak çıktım.  İşte, bana kahkaha dolu birgün geçirten üç öğrencim, bir daha piknik yapacak olursam mutlaka deneyeceğim bir yemek tarifi ve bir fotoğrafın çekim detayının yer aldığı Dereköy günlüğünün detayları: 

9. sınıftan Kamil ve 11. sınıflardan Mehmet ve Murat, bugün köylerinde beni nasıl ağırlayacaklarını bilemediler. Türk köylüsünün misafirperverliği, daha bu yaşlarda onların da ruhuna işlemişti. Onlar beni, Dereköy’ün dar sokaklarında taştan evlerinin arasında dolaştırırken yeni seçilen muhtarın buraları güzelleştirip, kalkındıracağından bahsediyorlardı. Sanırım onlar doğup büyüdükleri köyün eksiklerini çok daha iyi algılayabiliyorlardı ama ben geçtiğim her yolda, tırmandığım her tepede cennette yaşadıklarını vurgulayıp duruyordum. Bütün bir ovaya tepeden bakan, adeta bir Karadeniz köyü gibi yemyeşil ağaçlarla çevrili Dereköy; benim için ilkbaharı en ince detayına kadar gözler önüne sermişti.

Kısa bir gezintiden sonra piknik yapmak için uygun bir yere gidip yerleştik. Murat’ın yüklenip geldiği semaver yakıldı önce, çay demlendi; saat 10 gibi zeytin ağaçlarının gölgesinde simit peynir eşliğinde kahvaltı yapıldı :) Sonrasında Mehmet’in kardeşi Halit’le, yeğenleri Alper ile “Mıstıfa :)” ve koyunlarını dolaştıran iki küçük kardeşle tanıştım. Bu iki küçük kardeş hafta içi okula gittikleri için koyunlara anne-babaları bakıyor;  koyunları otlatma görevini haftasonları üstleniyorlardı. Çok ufak ve çok tatlıydılar. Sarılıp onları öperken öğretmeniniz sizi hiç öpüyor mu? dedim; cevap hayırdı. Öğrendim ki ilkokul öğretmenleri epey yaşlıymış. Öpmedikleri daha iyi; mazallah çocukları yanlışlıkla yutarlar :)

Gençlerin haftalardır hocam bizim köye geldiğinizde size tenekede tavuk yapacağız diye reklam ettikleri o tenekede tavuknihayet bugün yapıldı. İlk defa gördüğüm bu alternatif piknik yemeğinin hazırlanışını hem aşama aşama fotoğrafladım hem de hayranlıkla seyrettim. Şişe geçirilen tavuk, poşetten çıkartıldığı gibi tenek kapağının üzerine şiş yardımıyla sabitleniyor ve teneke üzerine kapatılıp hava almaması için etrafı toprakla çevriliyor. Sonra da üzerine ve etrafına çalı çırpı koyulup, ateşe veriliyor. 45 dakika 1 saat arası ateş yandıktan sonra teneke kaldırılıyor ve nar gibi kızarmış tavuk afiyetle yeniyor :) Öğrenmenin yaşı yok; bunu öğrenmek benim için çok eğlenceliydi.

İlk Dereköy ziyaretim, baharın ilk pikniği ve Nisan’ın ilk fotoğrafları 190 adet kareyle arşivimdeki yerini aldı. Papatyalardan taş duvarlara, kaplumbağalardan kuzulara, köyün minik çocuklarından üç öğrencime kadar fotoğraf üstüne fotoğraf çektim. Bazıları öyle komikti ki, gülmekten karınımıza ağrılar girdi :) Yukarıdaki fotoğraf da Kamil’i çekerken Murat’ın beni cep telefonuyla çekmesiyle ortaya çıktı. Benim orada çektiğim fotoğraf mı? {İşte sonuç}

11 Comments

  1. Bu köyün öğretmeni yaşlıymış, ama bazı genç öğretmenlerin de ondan farklı olduğunu düşünmüyorum. Köylere atanan arkadaşlara büyük bir merakla, öğretmenlik nasıl bir şey, öğrencilerin nasıl… vs diye sorunca köyün berbat bir yer olduğunu öğrencilerin de aptal olup hiç bir şey bilmediğini, anlamadığını söylemişlerdi. O kadar üzülmüştüm ki. Sen her şey elinin altında rahat bir şekilde yaşarken, bir çok şeyden hatta öğretmenden bile mahrum şekilde yaşayan çocuklara aptal diyorsun.Nasıl aptal diyorum, çocuk You Tube’ı bile bilmiyormuş, buymuş aptallık!Peki ya köylüler, onlar da “ıyy”, gerisi yok.kim ne diyorsa desin bu vatana millete en çok hakkı geçenlerdendir köylüler ve milletin efendisidirler. Böyle ahkam keser gibi oldu ama neyse :)Evren öğretmenlerin çoğalması dileğiyle :)

  2. Bu köyde büyüdüm ,12 sene. Açıkcası, yazıdaki gibi güzel olduğunu hiç düşünmemiştim. Hep eksiklikleriyle isyan bayrağını çekmiştim en tepesine..Yazı sayesinde eskilere döndüm. Teşekkürler Evren hoca.

  3. Ne güzel bir gün geçirmişsin, darısı başıma.Hiç fena olmaz benimde ufak bir tatil yapmam :) Belki sağlığıma da iyi gelir :)

  4. Annem samsun havza dereköylüdür :) Yazını başından sonuna gülümseyerek okudum. Tenekede tavuğun da tadına Ankara Ayaş da tadına baktığım için iyi biliyorum ki mükemmel ötesi bir gün geçirmiş olmalısın. Fotoğraflar ise ispatı olmuş. Darısı bize :)

  5. Resimlerin güzelligini daha önceki yorumumda belirtmistim
    Umarim bir gün bir fotograf hikayesi bölümünde papatya fotograginin hikayesi olur,böyle birsey nerden aklima geldi inan bilmiyorum herhalde fotografi cok begenmemde hele ki papatya cicegini cok sevmemden olsa gerek,kimbilir belki birgün sayfani okumak icin actigimda güzel fotograf hikayesi ile karsilasirim,sakin yanlis anlama hepsi birbirinden güzel,her okudugumda cok sey ögreniyorum
    Iyiki varsin Evren
    Sevgilerle

  6. Bahar sarmış sarmalamış her yeri. Ne güzel! Hala taş evli köyler var. Ne güzel! Ve hala böyle yerlerde olmaktan büyük bir mutluluk duyan insanlar var. Ne güzel! İtiraf etmeliyim ki kıskandım. Hem de çok… Yemyeşil uçsuz bucaksız alanlar, baharın taze havası, açık havada piknik, semaverde çay ve pırıl pırıl gençler. Kuzuyu, papatyaları bir de Kamil’i çok beğendim. Sağolasın Evren…

  7. Güzel arkadaşım ben harika bir hafta sonu dilemiştim de bu kadarını da değil ama kıskandım resmen dağı tepeyi taşı..en çok da bir kuzu lazım şimdi bana hayran hayran papatyalarda seyretmelik..

    Merak ettiğim birşey var öğrencilerinin notları nasıl ve ya başarı oranları desem daha doğru olacak? Senin bu davranışların illaki onlarda harika etkiler bırakıyordur yansımalarını da anlat bizlere..

    Ömrümüz bahar olsun diye,en güzel gün bugün olsun diye,hepsi de gelip bizi bulsun diye :)
    ..
    hadi gülümseyelim..

  8. Cok güzel bir köymüs hakikatten ama buralar gibi aslinda doga konusunda,senin sayende böyle güzel yerleri tanimis oluyorum
    Hele ki papatyalar,en sevdigim cicegin gercegini hatta fotografini bile görmek yüzümde bir gülümsemeye neden oluyor,sagolasin Evren

  9. yani oldukça keyifli bir gün olmuş:)
    kuzu çook tatlı.. sonra mekan güzel yemyeşil..papatyalar da var ohh.. hele tavuk tandır süpeer..Ya semaverde çaya ne demeli :) Güzel açılmış bahar sezonu vesselam..
    fotoğraflar da çok hoş.. özellikle Kamil’in papatyalar içindeki o yakın çekim pozuna bayıldım.Öyle şirin bir fotoğraf olmuş ki :) papatyalar da hoş..

  10. Çok sevimli koyunlar, tatlı öğrenciler, her dem yenesi piliç:), harika bol yeşilli bir ortam… Daha ne ister ki insan? İçim gitti orda olamadığım için:(

  11. Beni de alıp Dereköy’ün kırlarına götürdün Evren. Gerek yazındaki adeta konuşan cümlelerin; gerek fotoğrafların verdiği duygu çok hoş. Dilerim ben de yakın bir tarihte köyüme giderim.

    (Öğretmen kimliğini bir kenara bıraktığını yazsan da senin davranışın da en az misafirperver öğrencilerinin ki kadar anlamlı.)

    Teşekkürler e-vrengünlüğü :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir