Bugün ALES‘e başvurdum. Banka sırasında beklerken üniversiteden sınıf arkadaşım Başak‘la, sonrasında da yeğenim Çağrı‘yla karşılaştım.
Neden tekrar ALES? Aslında son anda karar verdim. Akademik kariyer hedeflerimi bilinçaltına attığımı sanıyordum ki birden hortladılar :)
Akşam, Safiye Sultan teyzemlerle sinemaya gitti. Mahsun Kırmızıgül‘ün “Güneşi Gördüm“ filmini seyredecekler. Bense evde ders çalışıyorum :(
Otokontrol ve otosansür uygulamaya başladım kendime. Bundan her türlü anlamı çıkarabilirim ileride.
İki aşçıbaşının, bir tabak yemeğe neler yaşattıklarını, tabaktaki yemeğin ağzından dinledim geçen gün. Yaşayageldiğim bir sorunu bir başkasının ağzından dinlemek beni çok etkiledi. Bunun üzerine bir yazı kaleme alıp, iki aşçıbaşının kulaklarını bükmeye karar verdim.
Artık şu saatler ileri mi geri mi alınacaksa bir an evvel değiştirilsin. Okuldan yorgun gelip, biraz uyuyayım diyorum ve gözümü açtığımda hava kararmış oluyor. Hafta içlerinde Aydın’ı gündüz gözüyle göremeden geçiştirmekten sıkıldım.
Şu yerel seçimler de 6 gün sonra yapılsın, kurtulalım. Ne günlük hayatımızın kalitesi kaldı ne de anahaber bültenlerinin tadı tuzu. Gürültü, kirlilik, israf, karşılıklı hakaret ve kavgalar… Güzel Türkiyem’de alabildiğine bir savaş…
Mart’ın bu son haftasını da bitirmek ve etkinliklerle, projelerle dolu Nisan’a merhaba demek için sabırsızlanıyorum.
Nedense bu Mart benim için de çabucak geçip gitmesi gereken bir zaman dilimi gibi geldi. Sevemedim, ısınamadım bu soğuk, ıslak Mart’a. Nisan gelsin dolu dolu geçsin vee hemen ardından Mayıs. Ilık, kuru, yumuşak mayıs :)
ALES’de başarılar…
heybesi dolu ay bahar…
mart kapıdan baktırır,kazma kürek yaktırır :)))
Mart…Biraz puslu,tam da şu aralar gürültülü :)ama bir o kadar haberci,renklerini bize bulaştırmaya hazır…
Ders çalışırken de bahar geliyor gibi hissetsek :( daha iyi olacak ama,ümit edelim.Ders çalışıp umut etmekten başka içimizdeki gürültülere söz geçiremeyiz çünkü…