Bu Cappucino Ne Menem Bir Şey

e-vren günlüğü’nün en küçük ziyaretçisiyle tanıştım. Sevgili Feriş‘in 7 aylık meleği Alya ile webcamda aguladık, babıldakık, birbirimize el salladık. Blogger bir annenin bebişi olmak, blogger dayıları da beraberinde getiriyor :) Alya’ya webcamda şebeklik yaparken farkettim ki sağımda solumda ne çok peluş oyuncak varmış. Onlar biz de bile yok Evren dedi Feriş. Baktım, çay içtiğim bardak bile bacakları sallanan çocuk figürlü :)

İnternetten “cappucino”nun

 hazırlanışıyla ilgili tarifleri aradım. İki haftadır cappucino içmeye merak saldım ama saçma sapan bir sonuçla karşılaşıyorum bardakta :) İnternet’ten yardım istedim. Bu konuda video bile buldum. Yetmedi, Nur‘a danıştım. Suyu kaynat ve tepeden dökdiye yol yordam gösterdi :( Kendimi çok mutsuz hissettim..

Bir de Salı akşamı İlknur‘un daveti üzerine tiyatroya gittim. Oyunun adını ne ben ne de İlknur biliyordu. Ön koltuktakilere sorsam mı acabadedim. Ne rezil bir durum :) Az sonra başlayacak olan oyunun konusunu ve adını bilmediğimiz için son derece ön yargısız bir şekilde oyunu seyrettik :) Ve ne ilginçtir hala oyunun adını bilmiyorum. Çok namussuz bir oyundu ama :) Balık restorantı işleten evli bir adam, hayatında ilk defa çapkınlık yapmaya kalkıyordu; üstelik annesinin evinde. 2 saat boyunca bu beceriksiz adam, eve 3 bayan attı. “Attı”, lafın gelişi; hiçbir halt beceremedi :)

 Kayhan‘ın yazısı üzerine yorumumu ise bu güne sakladım. Benim için e-vren günlüğü’nde ille de yer alması gereken bir isimdi. Şimdiye kadar tanıdığım en iç gıcıklayıcı blog yazarlarından biri Kayhan’ın MisAfiR KaLeM yazısı, çok değer verdiğim Türkçenin yanlış kullanılması ve ona gereken değerin verilmemesi merkezli olunca daha bir hoşuma gitti. Kayhan, var olageldiği üzere kendine yaraşır üslubundan taviz vermemişti. Sevgili Kayhan’ın MisAfiR KaLeM süreci benim için çok heyecan verici bir süreçti ve bu heyecana da fazlasıyla değdi; kendisi beni son derece onurlandırdı. Ayrıca Mart’ta e-vren günlüğü’nün 33. MisAfiR KaLeMi olacak isim de belli oldu. Ve birkaç saat önce bu konuda çok güzel bir süprizin ilk adımları atıldı.

Stresli ama bir o kadar da hızla geçen bir haftaydı. İki ayağım bir pabuçta olarak Cuma’yı sonlandırdım.

3 Comments

  1. Bu yazıyı şimdi okuyorum.Şİmdi Alya 11 aylık..:))Evet peluş oyuncakları yok çünkü ağzına götürüyor.Yaşı gelsin Evren dayısı kadar olsun ooo ne peluş oyuncakları olacak değil mi:))))

  2. sen de peluşçusun demek :) evren gerçekten süpersin.. Yalnız merak ettiğim sonunda içtin mi cappucinoyu :)

  3. peluşlar hiçbir oyuncağın yerini tutamaz benim dünyamda.. Evren cappucino hazır da satılan bir içecek neden hazır almadın diye soracağım ama tabi konu sen olunca illa ki uğraşacaksın evren bu :D yalnız bu tiyatro konusuna da bittim ya tam bir facia :) bir daha ki haftan stressiz geçmesi dileğiyle :) ama içimden bir ses imkansız diyor :D

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir