Yedi Satırlık Bir Şiirdir Ölümün
Fani dünyanın karşısında gözün tok
Kaderin karşısında boynun kıldan inceydi.
Bu bilinmeze yolculukta
Mahzun ruhunun ızdırabı dinmek bilmedi.
Evvela vatandan, sonra babadan-anadan
Zamansız ayrılırken; Yaratan “sıra sende!” dedi.
İndi melekler, bütün acıları çıkardı ruhundan.
—
Bayrama hazırlıyor ebedi istirahatgahını en büyük abim. “Babamızın mezarı çökmüş, yakışmıyor böyle” diyor. Önünde artık başkasına emanet adın soyadın, arkasında ismine yazılmış bir şiir olsun istiyor. En zor şeyi istedi benden abim, günlerce kan ağladı yüreğim. Benden sana ilk hediyem olsun, başucunda duracak olan.
—
facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni ] RSS abonelik
Hayattaki her şey yalan, sevdiğini kaybetmek acısıdır aslolan. O acı gelip de tıkandığında boğazına insanın, o zaman anlıyor bomboş olduğunu hayatın. Aslında, mezar taşına yazılmış dizeler kadar bile yok nefesler, çok daha kısa hayat denilen… Bu sebepten, bu dizeleri okuyup yeniden düşünmek gerek: Sevdiklerimizle mutlu olmayı becerebiliyor muyuz, onlar hâlâ yanımızdayken?
Babanızın ardından içinizi acıtan tek şey, onun yokluğudur umarım. Çünkü ona karşı görevlerinizin tam olduğunu bilmek hissi bile, bu acıya katlanmayı daha “yaşamsal ve doğal” bi’ hale getiriyor en azından.
Sizin başınız sağ olsun, ardında bıraktıkları onun duacısı olsun. Ne diyelim…
Çok güzel bir şiir.Ama çok az şiiriniz var blogda.Halbuki çok şiir yazmışsınız havası var :)
Bu şiirdi, burada en çok dikkatimi çeken, başımı döndüren. Evren tesadüflerle karşıma çıkarken sıradan biri olduğunu düşünürdüm, dikkat bile etmezdim.Kim bu Evren diye bile bakmamıştım. Bir gün sabah kalkıp gerçekten “Kim bu Evren?” dedim.Sadece bir fotoğrafla Evren sadece kabus olabilir benim için, dedim. Büyük mü söyledim, saçmaladım mı bilmem, yanlış düşünüyorsun dercesine bu sayfayla karşılaştım. Benim kadar gerçek bu Evren.Benim gibi.
Yeniden çocuk olup o çok özlediğine sımsıkı sarılmak … ben de babama sarılmak istiyorum.
babalar evlatlarını kucaklayıp veda ettiklerinde
ve kayıklarına binip sonsuz denizlere kürek çektiklerinde
evlatları bilmez mi;
bir gün denizin öte yanında
babalarına kavuşacaklarını
yeniden küçük bir çocuk olup
o “çok” özlediklerine
sımsıkı sarılacaklarını
ve bir daha asla ayrılmayacaklarını?…