BASİT YAŞAYACAKSIN!

BASİT YAŞAYACAKSIN!

{Evren’in Aydın Life Dergisi Mayıs sayısındaki yazısıdır}

Basit yaşayacaksın, basbasit. İki çift ayakkabın olacak, iki çift pantolonun, iki gömleğin, bir kazağın… Herkes saçını boyatırken sen doğal renginde bırakacaksın. Berbere gitmeyecek, kuaförün önünden geçmeyeceksin. Ne sigaran olacak ne alkolün. Karı-kız muhabbetlerine girmeyeceksin. Adam olmaya çalışmayacaksın; adam gibi olacaksın. En güzeli basit yaşayacaksın!

Televizyon, klima, müzik seti için ayrı ayrı kumandaların olmayacak. Olsa da hepsinin tek bir açma düğmesi olacak. Cep telefonun olmayacak, olsa da kullanmayacaksın; kullansan da içinde 100 kontörden fazla kontör olmayacak. Her GSM operatöründen birer tane hattın olmayacak. Tek hattın olacak, birini açıp diğerini kapatmayacaksın. En güzeli basit yaşayacaksın!

Faturalara otomatik ödeme talimatı vermeyeceksin. Onları gidip paşa paşa kendin yatıracaksın. Bahaneyle halkla bütünleşeceksin. Kredi kartı almayacaksın, zorla mı verdiler kullanmayacaksın. Kullandırttılar mı taksite böldürmeyeceksin. Borcunu gidip bankamatikten zarflı/zarfsız yatırmayacaksın. Hususi bankaya kadar zahmet edip, vezneden yatıracaksın. Banka personeliyle de yüz göz olacaksın. Her bankanın kredi kartı illaki cüzdanında olmayacak. Cüzdanını her açtığında onlarla hava atmayacaksın. Kredi kartlarının limiti kadar değil, maaşın kadar zengin olduğunu unutmayacaksın. En güzeli basit yaşayacaksın!

İnternetten alışveriş yapmayacaksın. Kitapmış, telefonmuş hepsini gidip ellerinle dokunarak alacaksın. Kitapçının raflarında dolaşacak gözlerin, sayfalarını açıp o kâğıt kokusunu çekeceksin içine. Esnafla da içli dışlı olacaksın. Sanallaşmayacak, elle tutulur gerçek bir insan olacaksın. En güzeli basit yaşayacaksın!

Sırf yürüyen merdiveni var diye devasa alışveriş merkezlerine gidip, oralarda gezip dolaşmayacaksın. Hadi gittin diyelim bir seferde bilmem kaç yüz ytl’lik alışveriş yapmayacaksın. Hayatta sana neler lazımsa sadece onları alacaksın. Biraz sokağa inip bakkalla çakalla da sohbet edeceksin. Gösterişli ışıl ışıl vitrinlerin önünde, rengârenk reyonlarda gezeceğine parklarda bahçelerde adım atacaksın. En güzeli basit yaşayacaksın!

Büyük hayallerin olmayacak. Boyunu aşan laflar etmeyeceksin. Ağzından çıkanı kulağın duyacak, duymadan önce içinden on defa düşünüp tekrar edeceksin. Sözünün arkasında duracak, tükürdüğünü yalamayacaksın. Sözünün eri olacak, “lâf” ile “söz” arasındaki ince ayrıma dikkat edeceksin. En güzeli basit yaşayacaksın!

Saçın için ayrı, vücut için ayrı şampuan; yüzün için ayrı, elin için ayrı, ayakların için ayrı krem kullanmayacaksın. Yüz maskelerin, peelinglerin, gece kremlerin, ter önleyici spreylerin olmayacak. Jöle kullanmayacak, saç spreyini eline almayacaksın. Doğal geldin dünyaya, doğal olacaksın. En güzeli basit yaşayacaksın!

Yan apartmandaki komşuna bayram tebriği için cepten mesaj çekmeyeceksin. Mesaj çektin diyelim, öyle yüz kişiye yolladığın hazır mesajlardan yollamayacaksın. Bir zahmet yola düşüp el sıkacaksın, kucaklaşacaksın, gerekirse el öpeceksin. Çocukların başını okşayacak; onlara mendil, çikolata, bayram harçlığı vereceksin. Öyle her canın sıkıldığında telefona sarılmayacaksın. Gidip eşin dostun, arkadaşın kardeşin boynuna sarılacaksın. 3-5 tane elektronik posta adresin olmayacak. Olacaksa bir tane olacak. Öyle zırt pırt da e-posta yazmayacaksın. Alacaksın eline kâğıdı kalemi, özene bezene mektup yazacaksın. En iyisi basit yaşayacaksın!

“Neyim eksik, neyim yok, neye ihtiyacım” var demeyeceksin. Nelere sahipsin onları düşüneceksin. Aza kanaat getirecek, çoğu bulabileceksin. “Hep bana hep bana” demeyecek, biraz da sağına soluna bakacaksın. Kafan yukarıda değil, aşağılarda gezecek. “Seviye seviye” diye tutturup, üst kültür insanı gibi ortalıkta dolaşmayacaksın. Biraz da geçmişine bakıp, her zaman haddini bileceksin. En iyisi basit yaşayacaksın!

“Başımı sokacak bir göz evim olsun” diyenleri, kaloriferli, asansörlü, deprem sigortalı, çift camlı lüks dairende oturduğun yerden yadırgamayacaksın. Bir adada bir modada evin; iş için ayrı, gezi için ayrı arabaların olmayacak. Biraz da otobüse binecek, trenlerde seyahat edeceksin. Yan koltuğunda oturan yol arkadaşınla sohbet edecek, gazeteni okumasına izin vereceksin. Unutma sen Türk’sün, geleneklerini, geçmişini, değer yargılarını unutmayacak, herkesi potansiyel tehlike olarak görmeyeceksin. İçin fesat olmayacak, art niyetli düşünmeyeceksin ki karşıdaki masumu da öyle görmeyeceksin. En güzeli basit yaşayacaksın!

Öyle çok büyük adam olmayacaksın. Aydın’ın bulvarında elini kolunu sallaya sallaya dolaşacaksın. İnsanlar sana paran, mevkiin için değil “sen” olduğun için güler yüz gösterecek. Saygı gördüğün zaman, içinde soru işaretleri olmayacak. Her gün ayrı bir kıyafetle salınmayacaksın ortalıkta. Ulaşılmaz edalarıyla tepeden bakmayacaksın kimseye. Yolda tökezlediğin zaman başkaları gibi sen de gülebileceksin kendine. Fazla ciddiye almayacaksın kendini, dalga geçmeyi bileceksin kendinle. En iyisi basit yaşayacaksın!

Ölmeyecek kadar yiyecek, bir kuru soğan, bir dilim ekmekle yetinmeyi bileceksin. Sağlığın yerinde mi; bunun en büyük zenginlik olduğunun farkında olacaksın. Etrafındaki sevenlerinin, “yoksulluğun, sıradanlığın, ulaşılabilirliğin, alçakgönüllülüğün”den dolayı yanında olduğunu, malın mülkün için seni sevmediklerini bilecek, daha bir huzurlu olacaksın. Büyük adamların büyük dertleri olur misali, bu dünyada basit yaşayacaksın, basit! Şairin de dediği gibi “rakı şişesinin dibinde balık” olacaksın. Hiç başın ağrımayacak! Basit yaşayacaksın, basbasit!

8 Comments

  1. Yazının üzerinden on yıldan fazla zaman geçmiş, yorumun sayesinde dönüp tekrar okudum Bir Edip. Benim için değişik bir yolculuk oldu. Basit yaşamayı o yıllar gündeme almışım ama son bir iki yıldır minimal ve sade yaşam üzerine daha çok kafa yormaya da başladım.

  2. Bundan yaklaşık on beş yıl önce kaleme alınmış bir yazı. O gün için “evet, olabilir” diyeceğimiz pek çok şey bugün için ne kadar da anlamsız kalmış. Teknoloji ve sanal âlem bizi bu kadar sarmışken basit yaşamak maalesef mümkün görünmüyor.

    Yazının güzel tarafı, tarihe ışık tutması bence. Kaleme alınan metinlerin bu yönünü seviyorum. Edebiyatçının görünmeyen görevlerinden biri bu olmalı. Tarihe şahitlik etmek. İyi ki yazmışsınız. Hatırası bile mutlu olmak için yeter bence.

  3. yazıyı seslendirdiğimden beri üç sene geçmiş ve ben tekrar okumaktan mutlu oldum, kalemine sağlık salihin Evren Abisi;)

  4. burda “basit yaşayacaksın” derken hem haklı hem haksız konular var.Mesela teknoloji arka planda kalmış.Çünkü kültürümüzü yozlaştırdığı düşünülmüş.Kültürümüz ve dilimiz yozlaşıyo burda haklı bir düşünce var ama teknolojiyide göz ardı edemeyiz ama şunu kabul edelim teknolojiyi başka ülkeler gibi “iş”için kullanıyoruz biçoğumuz.Yani kısaca o aradaki ince çizgileri görmek lazım.

  5. Harika bir yazı olmuş. Eline sağlık. Basbayağı basbasit yaşayacaksın. Bu, uzlete çekilmek değil; kendine ve çevrene değer vermektir. Bu irkilmek ve “ne oluyor?” demektir.

  6. Bence, konu güzel seçilmiş. Bazen bir dönüş yapmaktan bir şey kaybetmeyiz. Güzel. Evet! Bunu sevdim.

  7. bu ne ya? nedemek 100 kontorden fazlan olmayacak, yok olsa da cep telefonu, kullanmaycaksin..
    basit yasamak dunyadan kopmak demek, bayagi yasamak demek degildir…
    Felsefe yapayim derken,goz cikarmayin!
    sinirlerimi bozdu bazilari.
    MEDENIYETE,TOPLUMA UYUM SAGLAYARAK HAYATTAN VE TOPLUMDAN KOPMAYACAKSIN!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir